Bence kim beş yüz milyar ister yarışma programında, son soru olarak sorulabilecek türden bir sorudur. Ve sanırım katılımcıların çoğu da bu “Pazarlama Nedir? “sorusunu doğru cevaplayamaz. Çünkü pazarlamanın ne olduğunu bilen bir toplum değiliz. Örneğin, site veya apartman girişlerinde sıklıkla karşılaştığımız uyarılardan birisidir, pazarlamacı, satıcı, dilenci vs. giremez. Ya da İK sitelerindeki ilanların başlıklarına baktığımızda ” pazarlama ve satış ” diye bir pozisyondan bahsedilir. Oysa pazarlama ve satış iki farklı kavramdır. Pazarlama bir süreç yönetimiyken satış sürecin bittiği noktadır. Ayrıca ”pazarlama” başlıklı ilanların içeriklerine baktığımızda yine pazarlama adı altında satış personellerinde olması gereken nitelikler listelenir.
Peki nedir bu pazarlama: Amerikan Pazarlama Derneği’nin (AMA) tanımına göre, “Pazarlama, kişisel ve örgütsel amaçlara ulaşmayı sağlayabilecek mübadeleleri gerçekleştirmek üzere malların, hizmetlerin ve fikirlerin geliştirilmesi, fiyatlandırılması, tutundurulması ve dağıtılmasına ilişkin planlama ve uygulama sürecidir.” Bu süreci somutlaştırmak için Apple’ın iPod diye bilinen müzik çalar ile yönettiği pazarlama sürecine bakalım.
İlk başta bir ürün fikri oluşuyor, “dijital müzik çalar” ve bunun için gerekli endüstriyel çalışmalar yapılıyor. Ürün ana fikri kolay kullanılabilirlik üzerine yoğunlaşıyor ne de olsa Apple’ın diğer ürünlerinin başarısının sırrı da burada yatıyor. Ayrıca, ürünün en belirgin özelliği menüsü oluyor, tek el ile kolay kullanım, iPod’un yazılım ayağında da bunu destekliyorlar.
iPod’un Pazarlaması
Tek başına bir ürünün başarı yakalamasının artık imkansız olduğunun bilincinde ki Apple bir de bunun için bir iTunes adlı hizmet ve yazılımı geliştiriyor. Yani iPod’u iPod yapan yalnızca ürün değil onu destekleyen iTunes’ tur. Peki iTunes ne işe yarıyor, iTunes’ hem bilgisayarınızda kurulup cihazınızı, ses ve video dosyalarını yönettiğiniz ve izleyip, dinlediğiniz bir yazılımken hem de internetten dijital içerik satın aldığınız bir alışveriş yazılımı.
Apple iTunes’u daha rekabetçi kılmak için Amerika’nın en büyük plak ve içerik şirketleri ile anlaşıp dijital ortamda her bir parçayı 1 $’a satmak için anlaşmalar imzalıyor. Bu arada o dönem 1 müzik CD’si Amerika’ da 20 $ civarında bir ücrete satılıyor. iTunes sayesinde hem bütün albümü almak zorunda kalmıyorsunuz hem de daha ucuza alabiliyorsunuz. Bu arada o dönem henüz böyle bir sistem yok. Böylece ürün ve hizmetin karma kullanımıyla iPod piyasa sürülmüş oldu.
iPod’un fiyatlandırma politikasına gelince hafıza bazında fiyatlandırma stratejisi ile aynı ürünü 5 GB ve 10 GB olmak üzere iki farklı şekilde fiyatlandırdı. iPod’un Dağıtımı Yalnızca Apple Store’larda değil marketlerde(Wal Mart) dahi satışı sağlandı.
Tutundurma çalışmalarında ise bütün pazarlama iletişimi enstrümanlarını çok iyi bir şekilde kullandılar. Bu bağlamda baktığımızda doğru ürün ve hizmet karması, fiyat, dağıtım kanalları ve tanıtım (Reklam, PR, Event vs.) ile Apple, iPod devrini başlattı.
Yukarıda örneklendirilen süreç pazarlama nedir sorusuna cevaptır. Yani bir pazarlama sürecidir. Satış sürecini tanımlarsak: firmanın mevcut olarak öne sürdüğü olanakları tüketiciye kabul ettirmeye çalıştığı süreçtir. Tüketicinin zaten önüne gelen bir ürünü satın almasını sağlar. Satış, tüketici talepleri ile ilgilenmek yerine, tüketicinin taleplerini o ürünle bağdaştırmaya çalışır.
MP3 çalar almak için bir mağazadasınız ve satış temsilcisi size 2-3 ürün sunuyor. Siz kararsız kalıyorsunuz o da size iPod’un sizinle uyuşan özelliklerinin altını tek tek çiziyor ve bir miktar fazla para vereceksiniz ama içindeki Cd’de size sunulan iTunes yazılımı ile ne kadar kolay iPod’u yönetebileceğinizden dem vurup, ayrıca size kredi kartına taksit yapabileceğini belirtiyor. Sizde sonunda iyi tasarlanmış ve bütçenizi zorlamayacak bu ürünü almaya ikna oluyorsunuz. Bu yazı ilginizi çektiyse iPhone’nun geliştirme sürecini ele aldığım yazıma bakabilirsiniz.
1 Comment
Rica ederim.